22 Ocak’ın iki büyük kahramanı: Tacan Reynar ve Ali Savaş Altan

Şener Levent – Yıldızların bile parlamadığı bir gökyüzü altında zifiri karanlıkta, ince uzun bir yolda ilerlerken, karşıki arabaların gözümüze çaktığı farlar daldığımız düşüncelerden koparıyor bizi…

Sağımızdaki deniz de kapkara, solumuzdaki Mesarya da…

Söz bitti mi diyorsunuz?

Sözün bittiği yerdeyiz diye mi avunuyorsunuz hala?

Söz bittiyse, o halde kim söyleyecek bize Kutlu Adalı’nın katilini?

Polis teşkilatındaki bataklığı kim ele verecek?

Fuhuş sırasında ölen Nataşa’nın ölümünün dosyasının neden alelacele kapatıldığını, müşterinin adının neden hiç açıklanmadığını kim anlatacak?

Söz bitti derseniz, Mehmet Reis cinayetini ve yıllardır kayıp olup da hala bulunamayan Mustafa Gazi’nin hikayesini kim aydınlatacak?

Gökhan Naim’i öldüren Pakistanlı Virk’in nasıl olup da paralarla birlikte güneye kaçtığını, bunun için hangi yolu seçtiğini, güneyde yakalanıp da kuzeye iade edilen Virk’in paraları ne yaptığını kim söyleyecek?

Boşuna avutmayın kendinizi söz bitti diye…

Bitmedi…

Söylenecek ve yazılacak çok şey var daha…

Söz bitti diyenler, bildikleri sırları bizimle paylaşmayı göze alamayanlar olabilir ancak…

Şimdi susmak değil…

Konuşmak zamanı…

Siz pozitifcisiniz, bilmek acıtıyor sizi…

Bunun için bilmek istemezsiniz…

Gerçekleri konuşmak belalıdır…

Bunun için konuşmak istemezsiniz…

Çirkefe batmış polisten sizi korumasını, kukla meclisten sizin için iyi yasalar yapmasını ve gerçekleri konuşmaktan sizden de daha fazla korkan liderinizden sizin haklarınızı savunmasını beklersiniz…

Daha çok beklersiniz…

***

Ali Savaş Altan…

Haksız biçimde görevden alınan eski Adli Şube Müdürü…

22 Ocak 2018’de bizim hayatımızı kurtaran adam…

Daha da önemlisi burada kanlı bir Kıbrıslı-Türkiyeli çatışmasını önleyen sorumlu bir polis komutanı…

Evet…

Yanlış okumadınız…

Kanlı çatışmaya saniyeler kalmıştı…

Gazetemizi taş yağmuruna tutan saldırganlar pencere ve balkondan

içeri dalmışlardı…

Ben mermiyi namluya sürmüştüm…

Dış kapıdaki sivil otuz adamıyla içeriye girmeye çalışanlara karşı çok zorlu bir mücadele veren Altan, pencere ve balkondan girenleri gördü…

Adamlarına derhal yukarıya çıkmaları ve onlara engel olmaları için emir verdi…

Kan dökümü böyle engellendi…

Ali Savaş Altan’a bundan dolayı bir madalya verilmesi gerekirdi…

Nerde ama nerde…

Bırakın madalyayı, bundan dolayı cezalandırıldı…

Bir polis olarak vatandaşlarının hayatını kurtarmak ona çok pahalıya mal oldu…

Yüksekten gelen “müdahale etmeme” talimatına uymayarak görevini tamam yaptığı için çorap örüldü başına…

Çok geçmeden aleyhinde asılsız iddialar uyduruldu, satılık medya tarafından itibarsızlaştırmaya çalışıldı, poliste açığa alındı ve hakkında davalar açıldı…

Şimdi 13 aydır açıkta…

Kimliklerine de el konularak yurtdışına çıkışı da, güneye geçişi de yasaklandı…

Maaşı da kesildi…

Umarım buraya kadar yazdıklarımı yeni Kolordu ve GKK Komutanları da okur ve bir bilgi sahibi olur…

Ali Savaş Altan’ın 22 Ocak olaylarıyla ilgili yazdığı ve Kolordu’ya da verdiği raporu okumak yeter bunun için… Orada Altan’ı da öğrenirler, Polis Genel Müdürü Manavoğlu’nu da, emekliye sevkedilen Yüksel Öymen’i de…

Otoriteye boyun eğmeyen dürüst bir sese bu toplum o kadar aç ki…

***

Bu dürüstlüğü Mustafa Akıncı da gösteremedi, Tufan Erhürman da…

Onların “iyi adamlığı” da bu kadar işte…

Kendilerinin rahatı için başkalarını ateşe atmaktan çekinmeyen bencil insanlar nasıl iyi adam olur?

Ali Savaş Altan yazdığı 22 Ocak raporunu Akıncı’ya da sundu, Erhürman’a da…

Erhürman başbakandı ve Altan’la görüşmeyi bile reddetti… Rapor kendisine iletildi, ama onunla görüşmedi…

Sustu…

Akıncı da göze alamadı Ali Savaş Altan’la görüşmeyi… Ona da rapor dolaylı olarak iletildi…

Okudu mu o raporu bilmem…

Okuduysa da sustu…

Bir Polis Genel Müdürü’nün, Süleyman Manavoğlu’nun gazetede bizim katledilmemize bile bile nasıl çanak tuttuğunu öğrenmiş olmalı o rapordan…

Bir lider, bir insan bunu öğrenir de nasıl susar?

Kaldı ki o gün olup bitenleri gözleriyle kendi de gördü… Saldırganlar ona da saldırırken, o telefonla Manavoğlu’nu aradı, ama Manavoğlu çıkmadı bile onun telefonuna…

Olaylardan sonra huzuruna çağırıp izahat istediği Manavoğlu’nun yazdığı raporu beğenmedi, git baştan yaz ve getir dedi, ama Manavoğlu başka rapor yazmadı…

Tüm bunlardan dolayı Tayyip Erdoğan nezdinde daha da itibar kaybına uğrayan Akıncı, sonradan kendini affettirme moduna girdi anlaşılan…

22 Ocak olaylarını bir daha ağzına almadı…

Saldırganların şartlı tahliye ile serbest bırakılması hakkında hiçbir yorum yapmadı…

Yakalanmayan dokuz saldırganla ilgili hiç hesap sormadı…

Ve Ali Savaş Altan ile de görüşmeyi reddetti…

Raporu okudu, ama hiçbir şey söylemedi…

***

22 Ocak’ın iki büyük kahramanı var…

Tacan Reynar…

Ve Ali Savaş Altan…

Reynar sekiz yıllık kıdemli yargıçlıktan istifa etti…

Altan ise polis onuruna bağlı kalarak görevini yaptığı ve muhtemel kanlı bir çatışmayı önlediği için cezalandırıldı, poliste açığa alındı…

Katliama bile bile çanak tutan Polis Genel Müdürü Süleyman Manavoğlu oturuyor koltuğunda…

Linç edilmemize göz yuman Yüksel Öymen emekli oldu…

Mustafa Akıncı sarayda…
Tufan Erhürman kendi koltuğunda…

Biz ölmedik ve yaşıyoruz hala…
Uzun ince bir yolda…

Zifiri karanlıkta…

(27 Ağustos 2019 tarihinde Afrika gazetesinde yayınlanmıştır)

About the author