
Şener Levent – Birbirimize tutunarak ilerlemeye çalıştığımız bu zifiri karanlık tünelde, tüm umutlarımızı yitirmek üzereyken gördüğümüz o ışık da olmasa ne yapardık bilemem…
Tacan Reynar’dır o işte…
Bunca yıllık gazetecilik yaşamımda beni en çok etkileyen olayın kahramanı…
Toplumun vicdanı da diyebilirim ona…
Kimsenin kolay kolay yapamayacağı bir şey yaptı…
Ve tarihimizde bir ilk’e imza attı…
Geleceği çok parlak sekiz yıllık kıdemli bir yargıç iken istifa etti…
Herkes sıradan bir kamu görevlisi olmak için yarışırken, o gönüllü olarak bunu bıraktı…
Cübbesini çıkardı…
Ve karşımızda bizi yargılayan bir yargıç iken, bir avukat olarak bizim yanımıza geldi…
Siz bu tarihi dönüşümü ne kadar örtmek isteseniz de örtemezsiniz…
Şimdi sustuğunuz gibi hep sussanız, ebedi bir sükuta gömülseniz de, yine örtemezsiniz…
Tarih yazacak bunu…
O çoktan adını bu tarihe kazıdı…
Hem de altın harflerle…
Gelecek kuşaklar bir gün “Kim var imiş burada biz yoğ iken” diye sorulduğunda “Tacan Reynar vardı” diyecekler kendilerine…
Şimdi cumhurbaşkanı mı arıyorsunuz kendinize?
Tacan Reynar’dan daha iyisi kim olabilir ki?
Siyasi partilerimiz eğer gerçekten yurtsever olsalardı…
Toplumu ve yurdumuzu tüm partisel ve kişisel çıkarlardan üstün tutsalardı…
Hepsi bir olup onu seçerdi…
Ya da onlar yapmasalar bile toplum yapardı bunu…
Vicdanının sesini dinleyerek yüksek bir makamdan istifa edecek kadar erdemli birisi olan Tacan Reynar’ın bunda gönlü var mı bilemem…
Benim kişisel görüşüm bu…
***
Bugün bu sayfada da yayınladığımız Tacan’ın yazısını okumadınızsa okuyun mutlaka…
Yazdıkları ve anlattıkları hiç de öyle bir kenara bırakılacak şeyler değil…
Sadece bir bölümünü aktarıyorum ben…
Şöyle diyor:
“Ben kuzeyin gördüğü en sistematik ve planlı şiddet olayında sadece görevimi yaptığım için ayrımcılıkla suçlanmış, doğrudan ne kadar terör örgütü varsa onların üyesi olmakla itham edilmiş, -ki bunu yapan bazı seçilmişler de vardı- ve hedef gösterilmiştim. Bunu niçin hatırlatıyorum? Çünkü dün şiddeti bilfiil veya susarak besleyenler bugün mahkemede görev yapan yargıç ve savcılara daha yüksek sesle küfrediyorlar da ondan.”
***
Ayrımcılıkla suçlanmış…
Tehdit edilmiş…
Terör örgütü üyesi olmakla itham edilmiş…
Ve hedef gösterilmiş…
Böyle bir makamda daha fazla nasıl oturabilir ki bir yargıç?
Mustafa Akıncı, Tacan’ı saraya davet edip onunla konuşabilirdi…
Çağırmadı ve konuşmadı…
Tayyip Erdoğan korkusu ağır bastı…
Bu korkudan dolayı, 22 Ocak’ta görevini yapan tek polis komutanı Ali Savaş Altan’la bile görüşmeyi göze alamadı…
Bizi öldürme planı ile ilgili Altan’ın yazdığı raporu okudu, ama sustu…
CTP lideri Tufan Erhürman ise büsbütün sessizliğe gömüldü ve 22 Ocak’la ilgili bugüne kadar tek laf etmedi…
Tacan Reynar’a o da destek olmadı…
Hala yakalanamayan dokuz saldırganla ilgili ne Akıncı hesap sordu, ne de Tufan…
Böylelikle toplumumuzdaki şiddetin bu olaydan sonra bu kadar tırmanmasına bilinçsizce ve duyarsızlıkla çanak tuttular…
Öyle ya, madem ki bize bu şiddeti yaşatanlar cezalandırılmıyor…
Madem ki cezalandırılması gerekenler yakalanmıyor…
O halde geriye kalanlar neden boş dursun?
Savcıya da saldıracaklar elbette, yargıca da küfredecekler ve Tayyip Baba’ya da çağıracaklar…
Ve hatta durup dururken, sokak ortasında hiç sebepsiz adamın ağzını burnunu dağıtacaklar…
En büyük şiddete karşı sessiz kalanların ve bu suskunlukla ona teşvik sunanların, şimdi şiddetten şikayet etmeye hakkı mı var?
***
Sevgili Tacan Reynar…
Vicdanın ve onurun ne demek olduğunu bu topluma ispat ettin…
Teşekkür ederim…
(1 Ekim 2019 tarihinde Afrika gazetesinde yayınlanmıştır)