Virüslerimizle yine başbaşa kaldık

Şener Levent – Bundan sonrası ne?

Eskisi gibi mi?

Tabii eskisi gibi…

Boşuna umutlandınız yani…

Değişecek sandınız…

“Hiçbir şey eskisi gibi olmayacak” diye avundunuz…

Yanıldınız…

Felaket henüz üstümüzden gitmeden yeniden eski hayatımıza döndük işte…

O virüsten daha tehlikeli virüslerimizle başbaşa kaldık…

Doğrusunu isterseniz korona denilen virüsün ne olduğu da tam anlaşılamadı…

Bilim adamları arasında da tam bir görüş birliği yok…

Laboratuvarda üretildi diyor kimisi…

Kimisi ise bu iddiayı kesinlikle reddediyor…

Olan oldu ancak…

Üçyüz bin kadar insan öldü dünyada…

Ancak bu rakam da şüpheli…

Aynı dönemde normal gripten ölen insanlar da yok mu?

Her yıl en az üçyüz bin kişi gripten ölmüyor mu  dünyada?

Bu yıl kaç kişinin öldüğünü siz merak etmiyor musunuz?

Yoksa hepsini de korona diye mi kayda geçirdiler?

Yaratılan panikte medya muazzam bir rol oynadı…

Yalanlarla, kalleşliklerle ve alçaklıklarla yönetilen bu dünyada kime inanalım?

Hele de medya para babalarının kontrolündeyse…

Bastır parayı yazdır…

Benim bu alemde güvenebileceğim çok az kurum kaldı!

Birleşmiş Milletler’e de güvenmiyorum, Avrupa Birliği’ne de…

Ya süper devletlere?

Onlara hiç!

***

Günlerimiz artık koronasız geçse de, yangınsız geçmiyor…

Bu gidişle memleketi yakacağız!..

Mustafa Akıncı’nın Sözcüsü Barış Burcu’nun açıklamasında dikkatimi çeken şu oldu:

Akıncı yangına yardım talep etmek için Nikos Anastasiadis’e telefon edince, ona ulaşması bir türlü mümkün olmamış!

Barış Burcu’nun ifadesine göre, Akıncı defalarca aramış Anastasiadis’i…

Yine de ulaşamamış…

Bunun üzerine iletişimi sağlaması için özel temsilcisi Erhan Erçin’i görevlendirmiş…

Erçin BM Barış Gücü Misyon Şefi Elizabeth Spehar’a, müzakereci Andreas Mavroyannis’e ve Anastasiadis’in danışmanı Pandelis Pandelides’e ulaşmayı başararak teması sağlamış!

Akıncı ile Anastasiadis arasında ancak böyle iletişim kurulabilmiş…

İnanamadım…

Neden bu kadar zor?

Anastasiadis ile görüşebilmek için o kadar kapı mı çalmak gerekir?

Eminim Putin ile görüşmek için bile bu kadar engel yok!

Ya daha acil bir durum olsaydı?

Ki yangın için de yardım talep etmek o kadar basit sayılmaz…

Bu da acil bir durum değil mi?

Yanan memleketimizdir sonuçta…

Bizim yurdumuz…

Şu an işgal altında olsa bile bizim…

İster kuzeyde olsun, ister güneyde…

Farketmez bizim için…

Vatanını yarım bir Kıbrıs değil, bütün bir Kıbrıs sayanlar için tabii…

Bu gerçeği 46 yıl sonra anladıysak ne ala!

İlk kez…

Umarım devamı gelir bundan sonra…

Güneydeki yetkililer uçuş güvenliğinin sağlanacağından da emin olmak istemişler bu yardımı yaparken…

Dolayısıyla uçuş koordinatlarının bizzat Mustafa Akıncı tarafından onaylanmasını talep etmişler…

Bu da gayet normal…

Ne de olsa işgal bölgesindeki bir yangını söndürmeye geliyorlar…

***

Birisi,

-Akıncı komutanlıktan izin alarak güneyden bu yardımı talep etti, diyor…

Ona ne şüphe bayım…

Komutanlıktan onay alan Akıncı mı bilemem, belki de Ersin Tatar almıştır, ama mutlaka onay alınmıştır.   

Rum uçağı gelip Kormacit’teki garnizonun üstünde uçacak da, komutanın haberi olmasın olur mu?

Yani burasını komutanlığın ve elçiliğin, kısacası Ankara’nın idare ettiğini hala bilmeyen mi var?

***

Bir haber de şu:

Ersin Tatar, sağlık bakanımız Ali Pilli’yi güneydeki sağlık bakanı ile görüşmek için görevlendirmiş…

Neyi görüşecekmiş?

Güneyde çalışanların ve eğitim gören öğrencilerin durumunu…

Bir de sağlık amaçlı güneye ve kuzeye geçişleri…

Akıncı’ya göre bu haber sevindirici, ama pratikte imkansız…

Neden?

Güneydeki hükümet bizim tarafta Akıncı’dan başkasını muhatap kabul etmiyor ki…

Böyle bir temas neden Akıncı’ya bırakılmıyor?

Anlaşılan seçim sancıları başlıyor yine…

Akıncı’nın çok fazla öne çıkmasını istemiyorlar…

Cumhurbaşkanlığı seçimi 26 Nisan’da yapılacaktı…

Yapılamadı…

Ekim’e kaldı…

Akıncı’nın görev süresi uzatıldı…

Bazılarına göre Akıncı cebinde istifa yazısı dolaşıyormuş…

Gerçekten istifa eder mi?

Bilemem…

Ama bugüne kadar söylemekten kaçındığı şeyleri söyler ve istifa ederse…

Sanırım daha hayırlı olur!

(21 Mayıs 2020 tarihinde Afrika gazetesinde yayınlanmıştır)

About the author