İnsansız sokaklar, sokaksız insanlar

Faize Özdemirciler – Sesler söze dönüşemeden birbirine karışıp kuru gürültü oluyor, sesler yüzleri, yüzler sokakları, sokaklar geçmişimizi yalanlıyor, bugünümüzle birlikte geleceğimizi karartıyor…

Akıl ve vicdan süresiz izne çıkmıştır, muktedir olan kaostur, keşmekeştir…

Biziz susan bağıramayan, biziz topyekün dağılan…

Dağılmanın boyutu o kadar şiddetlidir ki, bu sefer gerçekten de yalanı yoktur şakası yoktur, bu sefer “ana”sından doğmuştur bizi bizden kurtaracak olan.

Çünkü çoktan anlaşılmıştır ki, bizim bizden başka düşmanımız yoktur, zil takıp oynayabilir kurtarıldığına inanan kurtardığını sanan, çokkültürlülük diye diye kendi kültürünün yok olmasına ön ayak olan, faşizmi hoşgörüyle yenebileceğini savunan…

Hiçbir söz duyulmaz oldu kabadayılığa bulanmış şantajın ve zorbalığın kuzeyden esen rüzgârından.

Korkulur barışa öcü muamelesi yaparken, savaşa ağızları sulanarak bakanlardan.

Korkulur kendi ülkesinde nüfusun yarısından fazlasını ‘düşman’, yarısını ‘terörist’ ilân eden, kendine biat etmeyenleri uydurma iddianamelerle cezaevlerine tıkan iktidarlardan, hele bir de Kıbrıs’ın “garantör”ü iseler, hele bir de “anavatan” iseler daha da çok korkulur bunlardan!

Korkulur, ülkesinin başka bir ülkenin arka bahçesi, başka bir ülkenin kalınbağırsağı, başka bir ülkenin çöp tenekesi olmasını mukavemet göstermeden kabul edenlerden…

Nüfusu başka bir ülkeden, nüfuzu başka bir ülkede, bayrakları ve bayramları yabancı, dini imanı ve hatta Allah’ı bile dayatma, korkulur bu topraklarda anavatanlarına baka baka baka “ak”lanan ve “ak”landıkça kararanlardan, korkulur bu topraklara dadanan “ak” analardan, “ak” babalardan, korkulur küflü kafalara itaat etmeyi vatana hizmet sananlardan.

Korkulur bunlardan!

“Bütün işgalciler nasıl gittilerse, son işgalciler de öyle gidecekler” diyerek teselli olmanın zamanı geçti çoktan, bu sefer başka, bu sefer “ana”sından gerçekten doğmuştur bizi bizden kurtaracak olan…

Cellâtlardan korkulur, hem kurban hem cellât olanlardan daha çok korkulur…

“Bu memleket bizim” diyenlerin bile kendi içlerinde paramparça olmasından korkulur, protestolarını yanlış adreslerin önünde yapanlardan, doğru adresi bulamayanlardan, yanlış adreslerin önünde susup doğru adreslerin önünde konuşamayanlardan…

Görünmeyen virüslerden elbette korkulur ama daha çok korkulur görünen virüslerden…

Korkulur dağdan gelip bağdakileri kovanlardan. Korkulur kendi bağlarından kovulduğunun farkında olmayanlardan. Korkulur üzümü yeyip de bağını sormayanlardan. Korkulur eski köye yeni adetler getirirken eski köyü yerle bir edenlerden.

Korkulur göz göre göre kanlı bir diktatöre kulluk edenlerden, korkulur sömürgecinin hazırladığı protokolleri okumadan altına imza atanlardan, korkulur eski sarayları mamur etmiş gibi yeni saraylar isteyen dalkavuklardan…

Ne yapsak ne etsek, tutamadığı yasların kurbanı olacak üzerinde yaşadığımız bu bedbaht coğrafya ve korkulur yasını tutamayan kara parçalarından.

Sokağa çıkan maskesizlerden korkulur ama daha çok korkulur sokağa çıkmayan maskelilerden.

İnsansız sokaklardan korkulur ama daha çok korkulur sokaksız insanlardan…

(24 Mart 2021 tarihinde Avrupa gazetesinde yayınlanmıştır)

About the author