Bizi bir kere daha kurtaracaklar!

Şener Levent – Rauf Denktaş kaçıyor…

Samson kovalıyor…

Lefkoşa sokaklarında bir kovalamaca…

Denktaş salya sümük…

Korkak!

Samson,

-Dur Rauf dur, diye bağırıyor…

Denktaş’ın kızı Ender Hanım bile dayanamamış artık bu kadarına…

İsyan etmiş filme…

Dava açmaya hazırlanıyor…

Ekrandan kaldırılmasını talep ediyor filmin…

Film yapımcılarına teşekkür eden yalaka siyasilerimize öfkeleniyor…

Şöyle diyor:

“Babamı salya sümük ağlayan bir muhabir gibi göstermeye kimsenin hakkı yok… En çok da siyasilerin diziye teşekkür etmelerine canım yandı… Bu kadar hataya ve yanlış anlatıma nasıl teşekkür ederiz? Teşekkür etmek yerine itiraz etmenizi beklerdik”…

***

Yıllarca kendine hizmet etmiş Denktaş’ı bile hazmedemeyen bir Türkiye var karşımızda…

Bir Tayyip Erdoğan…

Bu filmin Tayyip Erdoğan’ın siparişi ile yapıldığını biliyoruz…

Erdoğan Denktaş’ı sevmedi ve sevmiyor…

Nefret ediyor ondan…

Ama bu nefret, Kıbrıslıtürk toplumunda Denktaş’tan nefret edenlerin nefretine benzemez…

Çok farklı…

Denktaş ona karşı ulusalcıların yanında durdu…

Türkiye halkı üzerinde büyük bir etkisi vardı…

Türkiye’de miting yapmaya bile kalktı…

Ve Erdoğan’dan zılgıç yedi…

-Git kendi memleketinde miting yap, dedi Erdoğan ona…

Annan Planı’nda da anlaşamadılar…

Erdoğan, Rum tarafının referandumda hayır diyeceğine ve Türkiye’nin bundan çok kazançlı çıkacağına ikna etmeye çalıştı onu…

Ancak ikna edemedi…

Rumların küçük bir ihtimalle evet diyebileceğinden korkan Denktaş, bu korkusunu yenemedi…

Böylelikle ipler büsbütün koptu…

Tayyip Erdoğan adaya son gelişinde Rauf Denktaş’ın mezarını ziyaret etmedi…

Dr. Küçük’e de gitmedi…

İkisini de toplumumuzun hayatında silikleştirmeye ve “çok değersiz” göstermeye çalışıyor…

Çekilen filmle de bir kere daha kanıtlıyor bunu…

Erdoğan yalnız Türkiye’nin değil, Kıbrıs’ın da mutlak lideri olmak istiyor…

Boşuna mı dört minareli koca bir Hala Sultan Camisi yaptırdı Mağusa yoluna?

“Kim yaptı bu camiyi?” diye soranlara, “Recep Tayyip Erdoğan yaptırdı” desinler…

Kim döşedi su borularını denize?

-Recep Tayyip Erdoğan!

Kuzey Kıbrıs’ı en çok Türkiye’nin bir vilayeti yapan Erdoğan oldu…

Şimdi de daha ileri adımlar atıyor…

Burasının da Türkiye’deki bir vilayetten farklı olmamasını istiyor…

Ne demek bağımsız mahkeme?

Ne demek buradaki bu yasalar?

Bu anayasa ne?

Derhal Türkiye’dekine evrilmeli ne varsa…

Hiçbir şey Türkiye’dekinden farklı olmamalı…

***

Erdoğan’ın son hakaret ve tehditlerine yeterli tepkiyi gösterebildik mi?

Gösteremedik…

İçinde Erdoğan’ın adı bile geçmeyen korkak ve çekingen bildirilerle geçiştirdik bunu da…

“Sen garantör müsün, yoksa işgalci misin?” diye bile soran olmadı…

Tehdidi sineye çektik…

“Garantör olmayan askerini çek buradan” diyemedik…

Din yobazlarına ve simsarlarına boyun eğmezsek…

Dediğini yapmazsak…

Farklı adımlar atarmış!

Biz farklı adımlar atamaz mıyız?

***

Tepkilerimize tepki göstermemesine bakmayın…

Değer bulmadı…

Zayıflığımızı ve cesaretsizliğimiz ele verdik bir kere daha…

Zaten danışmanları, “Aldırma sen bunlara, bir öterler ve küllü suyu gibi otururlar sonra…” diyor…

Bildiğini yapacak o…

Kıbrıs’la uğraşacak pek hali yok şimdi ayrıca…

Başı sıkıda…

Türkiye’de millet 128 milyar doların hesabını soruyor…

Uçup gitmiş Merkez Bankası’ndan…

Bu paranın hesabını sormayı bile yasakladı…

Dahası, Amerika ile Rusya’nın arasına sıkışıp kaldı…

Bir Ukrayna, bir Kırım belası varken, artık ikisini de memnun etmesi pek kolay görünmüyor…

***

47 yıldır işgal altında olan yurdumuzda şimdi en tehlikeli yere ulaştık…

Yobazlar yargımıza karşı harekete geçti…

Avukatlarımız cübbelerini çıkararak buna başkaldırıyor!

Meclisteki ana muhalefet ne yapıyor?

“Barış ateşi” yakarak dansediyor!

(19 Nisan 2021 tarihinde Avrupa gazetesinde yayınlanmıştır)

About the author