Kutlu Adalı cinâyeti

Kutlu Adalı

Faize Özdemirciler – Kutlu Adalı 6 Temmuz 1996 tarihinde evinin önünde katledildi…

Bu cinayetin üzerinden geçen 25 yılda ne incelenmek üzere Türkiye’ye gönderilen kurşunlardan haber geldi, ne sivil toplum örgütlerinden, ne de KKTC’nin şanlı siyasi partilerinden bir ses çıktı…

Faili meşhur bu cinâyet de, faili meçhûl denilerek örtüldü. Her 6 Temmuz’da karanfiller bırakıldı Adalı’nın mezarına, devrimci demokrat nutuklar atıldı…

Türkiye’de devlet tarafından işlendiği bilindiği halde faili meçhûl denilen cinâyetlerin hesabı nasıl verilmediyse, bunun da hesabı verilmedi; doğrusu hesabını soran da olmadı.

Katil devletin ta kendisiydi, katil devleti yargılamaya muktedir olacak devrimci demokrat bir muhalefet olmadıktan sonra, katil devlet kendi kendini mi yargılayacaktı?

Kıbrıs’ta da herşey Türkiye’dekine benzer şekilde gelişti…

Kutlu Adalı’nın eşi sevgili İlkay Adalı ve çocukları hem AİHM yollarında, hem yaşadıkları taciz ve tehditlerde yalnız bırakıldılar…

AİHM 31 Mart 2005’te cinayet hakkında yeterli ve inandırıcı araştırma yapılmadığı gerekçesi ile Türkiye Cumhuriyeti devletini para cezasına mahkûm ettiğinde “Bu dava burada bitmez” diyen de olmadı…

TC yetkililerle kapalı kapılar ardında ‘yararlı’ temaslar yapan protokoller imzalayan KKTC büyüklerinden bir teki çıkıp da bu cinayetin yeniden araştırılmasını talep etmedi…

Geçen 25 yılda çok kereler sokaklara çıkıldı. “Barış hemen şimdi” denildi, “Bu memleket bizim” denildi, “Ayşe evine dön” bile denildi ama Türkiye devletinin tepesinde oturanlara “Kutlu Adalı cinâyetinin hesabını verin” denilmedi…

Kutlu Adalı’nın evinin önünde katledilişinin 25’inci yılındayız…

KKTC makamlarında süklüm püklüm oturanlar, 25 yıl önce yaşanan ve devlet-mafya-siyaset ilişkilerini ortalığa saçan Susurluk skandalından bu yana daha beter çetelere teslim olmuş bir TC devleti ile eskisinden de fazla “et ve tırnak” oldular…

Devlet, tercihini ülkücü mafya babası Alaattin Çakıcı’dan yana kullanınca öteki mafya babası Sedat Peker çıkıp “Eski İçişleri Bakanı Mehmet Ağar, Kutlu Adalı’yı öldürtmek için benden tetikçi talep etti. Bu talep üzerine kardeşim Atilla Peker’i Kıbrıs’a gönderdim, ancak Adalı’yı başka bir ekip öldürdü” demeseydi, bu cinayet, CTP dahil, hiçbir siyasi parti ya da örgütün gündemine gelmeyecekti…

Gündemde ne kadar kalacağı, ne yazık ki, bu kirli kavganın sonunda Türkiye devletinin bağırsaklarının temizlenip temizlenemeyeceğine bağlı…

Çaresizlik duygusunun toplumu bir mafya reisinden medet umar hale getirdiği bu ortamda, muhalefet diye bir şey gerçekten varsa belki” diyor Oya Baydar…

Baydar, “Bağırsak temizliğini kanlarımızda duş yapacağını açıkça ilan eden bir mafya reisinin sağlaması kaderin tatsız bir cilvesi! Devletle siyasetle sarmaş dolaş çeteler birbirine düşünce lağım taştı, pislik vatan sathına yayıldı” derken ne kadar da haklı aslında…

(24 Mayıs 2021 tarihinde Avrupa gazetesinde yayınlanmıştır)

About the author