
Faize Özdemirciler – “Ne zaman yaraşır olacaksın failleri meşhur kurşunlarla vurulan yurtseverlerine, ne zaman yargılayacaksın katillerini, ne zaman açıklayacaksın savaşlarda kaybolanların isimlerini, ne zaman özür dileyeceksin. Hatıralarını ne zaman kayda geçeceksin? Ne zaman utanacak şairlerin mutluyum demekten, yazarların ne zaman istifa edecek cemaate umut aşılama görevinden? Ne zaman yararlı temaslardan aldığın yaraları açıp göstereceksin bize Kıbrıs…”
Yıllar önce yazdığım bu dizelere yeniden bakınca, ‘iyimser’ arkadaşlarım tarafından felâket telâllığı yapmakla suçlandığım yıllar geliyor aklıma.
Oysa Kıbrıs hâlâ göstermedi bize yaralarını, üstelik ‘yararlı’ temaslardan kaynaklandığı aşikâr olan başka yaralar eklendi eski yaralarına…
‘Kurtarıcı’, çetelerin katillerin yobazların hırsızların egemenliğinde kanlı ve karanlık olduğu çok net olan bir yola girdi bu arada…
İzmir’de HDP il merkezine yapılan saldırıda, katilin profiline bakınca, komşu ülke Suriye’deki cihatçı çetelerle birlikte hareket eden Erdoğan Türkiye’sini görüyoruz. Katilin, Kürt düşmanlığına ve polis abileriyle olan muhabbetine bakınca devletin kanatları altında planlanan bir katliam görüyoruz. Toplantı ertelenmeseydi 40 kişi olacaktı Deniz Poyraz’ın kahvaltı yaparken katledildiği yerde. Katil 40 kişiyi katletme şerefine erecekti.
Kıbrıslı ‘ilerici’ siyasiler bütün bu olanları buralara hiç sirayet edemeyecek kadar uzakta yaşanıyormuş gibi seyrediyorlar…
Türkiye devletini çekirdeğini oluşturan ülkücü çetelerle elele veren gassalların faşizmi katmerlenirken, Kıbrıslıtürklerin gönüllü esareti de katmerleniyor…
Gerçekleşmesi mümkün olmayan hayal diye yuttuğumuz ne varsa bağlamış basiretimizi, elimiz kolumuz bağlı oturuyoruz buralarda, mecliste nisap sağlandı mı sağlanmadı mı, bütün derdimiz bu…
Aldık kabul ettik aşağılanmak pahasına işlevsiz makamların koltuklarını…
Aptallığı akıl diye yutturdular bize ve “Beni öldürmeyen şey bana güç verir” diyen Nietzche’yi bile tersyüz ederek, bizi yemlerken başkalarını öldüren iktidarlardan güç alarak alçaldık ve alçala alçala geldik bugüne…
Şimdi uçurumun kenarında mıyız, uçurumdan düştük de farkında olmadan büyük bir çakılmaya doğru mu gidiyoruz, kimin umurunda…
Yıllarca bu topraklarda sırtını işgalcisine dayayarak sahte bir devletin sefasını sürenlerin topluma aşıladığı “Türkiye arkamızdadır bize bir şey olmaz” rehavetinden “Türkiye arkamızda olsa da olmasa da, bizden bir şey olmaz” felâketine dayandık oysa…
Utangaç bir şekilde sine-i millete dönmekten söz ediyor mecliste tamamen etkisiz hale gelmiş olan ‘muhalefet’, sokağa çıkmaya hazırlanıyor ve bu elbette iyi bir haber…
Ama kime ve neye karşı sokak?
Faşist işgalcinin müstehcen yerlerinin kılı olmayı içlerine sindiren UBPligillere Tatargillere karşı çıkacaksanız sokağa, yol yakınken geri dönebilirsiniz…
Çünkü bir hançer daha kaldırmaz bu coğrafya…
(23 Haziran 2021 tarihinde Avrupa gazetesinde yayınlanmıştır)