“Bizden değilsin bu ülkeye giremezsin” dediler

Faize Özdemirciler – 47 yıllık işgal boyunca Kıbrıs’ın kuzeyinde değişik isimler altında kurulan yönetimlerin Türkiye Cumhuriyeti devleti ile olan ilişkisi ve 50’lerden beri kurgulayıp bugün hâlâ sürdürdükleri “ana-yavru” siyaseti, şahsiyetsizliğin haysiyetsizliğin Allahı olarak duruyor karşımızda…

Bu sefaletin temsilcileri, “anavatan”larından Kıbrıslı yurtseverlere hakaretler yağdıkça, zevkten dört köşe olup vatan millet Sakarya havasına girenlerdir, bunlar 47 yıllık ensest ilişkiden doğan sakat zihinlerdir…

Gurur duyuyor bunlarla orada İslamofaşist diktatör eliyle “ak” bir karanlığa gömülen “ana”vatan, gurur duyuyor bunlarla diktatörün kullarına dönüşen millet, gurur duyuyor bunlarla orada ahı gitmiş vahı kalmış Sakarya. Ve aynı sefil gurur buradaki vatana, buradaki millete ve buranın Mesarya’sına da enjekte edildi ki, sürsün koltuk, sürsün sefa, sürsün yağma, Orhan Kemal’in kulakları mütemadiyen çınlasın dursun, ya ya ya şa şa şa çok yaşasın Murtaza!..

Bunlar, 47 yıllık işgali körlenmemenin veya örtmenin saklamanın gizlemenin çürük meyvalarıdırlar…

Bunlar, yani, sıraya girmiş Kıbrıslılara küfredenlere, bu ağızları lâğım çukuruna dönmüş Bahçeli ve bahçesiz cümle devletlilere, toplumu allahla kandıran, hatta allahı bile kandıran cümle devletli gassallara, öküzün tirene baktığı gibi bakanlar…

‘Eski Laik Türkiye’nin ve ‘Yeni İslamcı Türkiye’nin devlet büyükleri 47 yıldır “işgal işgal” diye bağırıyorlar ne zaman ağızlarını açsalar, onların kuklaları ise şşşşşt oluyorlar ve ancak da Türkiye’ye işgalci diyenlerin ağızlarına bayrak tıkmayı biliyorlar buralarda…

“Çözüm olmazsa Kıbrıslıtürkler yok olacak” deyip de Kıbrıslıtürkleri kimin/kimlerin yok edeceğini söylemeyince, kıvırınca bükülünce olmuyor. Bu denli meşhur bir faili gizleyince cinayet, cinayet olmaktan çıkmıyor, katil meçhul olmuyor.

Bunları gördük görmesine ama faşizmin hoşgörü ile püskürtülemeyeceğini anlayamadık daha…

47 yıldır dilene dilene eğilenlere, eğile eğile direnenler de eklenince olacağı buydu…

Tam da bu yüzden, bugüne kadar “birlik”yüzü görmedi bu topraklar, “mücadele” yüzü görmedi, “dayanışma” yüzü görmedi…

Ama artık susanlara da geldi sıra, artık susanlar da diktatörün kara listesinde…

Hatta Akıncı’ya oy veren %48’in kullumakka terörist listesinde olduğunu da söyleyebiliriz…

Kıbrıs’ın ikiye bölünmesi yetmedi, Kıbrıs’ın kuzey yarımı da kendi içinde paramparçadır şimdi…

Adını koyamadığımız, adını koyanlara da “marjinal” dediğimiz “şey”i 47 yıl içimizde büyüttük de patlamadık daha…

Hükümetçilik muhalefetçilik seçimcilik oynayacak zaman değil oysa…

Bakın işte cumhurbaşkanlığı döneminde Mustafa Akıncı’nın basın danışmanı olan Ali Bizden’i Türkiye’ye sokmadılar, sen Türkiye’nin güvenliği için bir tehditsin dediler, onu bir odaya aldılar, 11 saat beklettiler ve Kıbrıs’a geri gönderdiler…

Ali Bizden’e “Bizden değilsin, bu ülkeye giremezsin” dediler…

Bunu sadece Ali Bizden’e değil hepimize söylediler…

Bugün Kıbrıslıları tehdit olarak görüp Türkiye’ye sokmayanların, yarın aynı Kıbrıslıları Kıbrıs’tan da kovmayacaklarını kim iddia edebilir?

(8 Temmuz 2021 tarihinde Avrupa gazetesinde yayınlanmıştır)

About the author