
Şener Levent – Tarihi bir bina var Maraş’ta…
Bir okul…
“Ellinikon Gimnasion” yazıyor ön cephesinde…
Sildiler o yazıyı…
Tayyip Erdoğan gelecek diye…
Bunu görünce İngiliz Yüksek Komiseri Lord Sir Garnet Wolseley geldi aklıma…
Kıbrıs’a atandıktan sonra bir günlük tutmuştu…
19 Temmuz 1878 ile aynı yılın Aralık ayını kapsayan bir günlük…
24 Temmuz 1878 tarihli yazısında Wolseley Mağusa ile ilgili izlenimlerini anlatırken şöyle diyor:
“Burasının Osmanlı padişahının mülkü olduğunu söyleyen bir şey vardı havada… Burada nereye giderseniz gidin, karşılaştığınız görüntü aynıydı: Adanın yüzü, müslümanlar tarafından yok edilen geçmiş bir refahın kalıntılarıyla damgalanmış durumdaydı. Türkün atı nereye basarsa, o topraklarda bundan sonra hiçbir şeyin yetişmeyeceği, Türkün yıkıp yok edebileceği, ancak yaratmaya muktedir olmadığı, hatta başkalarının yarattıklarını yaşatmayı bile beceremediği söylenir. Ada hristiyanlarının, onları bunca zamandır altında inledikleri baskı ve sıkıntıdan kurtarmak için geldiğimizden dolayı sevineceklerine hiç kuşku yok.”
Buna benzer satırları “Sefiller”in ünlü yazarı Victor Hugo da yazmıştı…
Kıbrıs için değil yalnız…
Girit için…
Victor Hugo’ya göre, Osmanlılar Girit’i de kurutmuşlardı…
Akan pınarlar akmaz olmuştu…
***
Adaya son gelişinde Tayyip Erdoğan için yazdığım yazıda “Hoşgelmedin” demiştim ona…
Şimdi de “Hoşgelmedin” diyorum…
Ve bunu şimdi söylemek için daha da çok nedenimiz var…
Ben o yazıyı yazdığımda henüz Maraş’a dokunulmamıştı…
İki devlet maskaralığı yoktu…
Drone falan yoktu…
İlhak bu kadar yakın olmamıştı…
Eskisinden daha da pervasızlaştı şimdi…
Utanmayı attı…
Müjde verecekmiş bize…
Senin müjdeni kim ister ki…
Al da başına çal!
Sana hoş geldin demek için en önde koşmaya ve sıra kapmaya hazırlanan yalakalarına bakma…
Burada herşey bitti sanma…
Son sözümüzü söylemedik daha…
Teslim olmayan ve son kurşununu henüz atmayan partizan gibi, bir topluluk var burada…
Çocuklarımızın ve torunlarımızın geleceğini çalmana izin vermemek için ant içmiş bir topluluk…
Kıbrıs hiçbir işgalciye yar olmadı…
Sana da olmaz…
Hoşgelmedin bayım…
Kıbrıs’a hoşgelmedin!
Maraş’a mı gideceksin?
Git!
Cami mi açacaksın?
Aç!
İstediğin kadar aç…
Bu ada yine senin olmaz…
Ve naçiz tavsiyem sana…
Boşuna uğraşıp durma…
Daha fazla Müslüman yapamazsın bizi!
Senin yobazların gibi, sokaklarda tekbir getiren hiçbir Kıbrıslıtürkü göremezsin…
Maraş’taki okul duvarından Rumca yazıları sildiler de ne oldu?
Maraş senin mi oldu?
Dört minareli camiler diktin de ne oldu?
Biz neysek oyuz hala…
Başımızdan gelip geçen işbirlikçilerin bu kadar gaflet ve hıyanet içinde olmasa…
Sen bunları da yapamazdın…
Yirmi yıldır o memleketin başındasın…
Ama ne halkına, ne bize, ne de insanlığa bir yararın dokunmadı…
Zararın dokundu…
Çok zararın dokundu…
Türkiye’dekilerin ağzını kapatmış olabilirsin…
Ama yurtsever Kıbrıslıtürklerin ağzını kapatamayacaksın!
İster anayasa yap bize, ister babayasa…
Susturamayacaksın!
Biz hancıyız…
Sen yolcusun bu handa…
Bak azalmıyoruz çoğalıyoruz da işte…
Meclisteki iki partimiz sana hayır dedi…
Seni dinlemeye gelmeyecekler…
Müjdeni duymak istemiyorlar…
Biz senin gelmeni değil, buralardan elini eteğini çekmeni isteriz…
Sen bir gün istesen de istemesen de gideceksin o koltuktan, ama Kıbrıslıtürkler burda olacak hep…
Senden bize kalacak hatıra ne ki…
Dört minareli bir cami…
Bir saray…
Ve bir de su borusu…
Eksik olsun!
Gaspedilen bir iradeye değer mi?
Vatan hainlerinin seni seven ve sevmeyenlere göre belirlendiği bu zamanlar geçecek…
Sen kendini buranın sahibi ve bizi de teban gördüğün için, sanki misafirmişsin gibi sana hoşgeldin diyenler ayıp ediyorlar…
Ben onlardan değilim…
Hoşgelmedin bayım…
Hoşgelip safalar getirmedin…
(19 Temmuz 2021 tarihinde Avrupa gazetesinde yayınlanmıştır)