Seçim değil, gönüllü kulluk eylemi

Şener Levent – Seçim bazı kişilere yetki, statü, torpil ve sağlam bir emeklilik kazandırma eylemidir…

Seçildikten sonra tüm bunları toplum yararına kullananlar bizim ülkemizde çok az görüldü…

Seçen seçilenin kulu olur…

Seçilen seçenin kulu olmaz…

Gönüllü bir kulluk bu yani…

Kendisine kötülük yapacak olanları kendi eliyle, kendi iradesiyle seçmek bu ülkedeki halkın karakteri haline geldi…

Yalnız kuzeyde değil, güneyde de böyle olduğu için tüm Kıbrıs halkından söz ediyorum…

Ancak bu meselede güneyle aramızda bir fark var…

Biz işgal altındayız ve Türkiye’nin baskısı seçimlerimizde birinci derecede rol oynar…

Güneyde ise böyle bir durum yok…

Toplum kendi iradesiyle seçer seçtiklerini…

Anastasiadis’i halk seçti…

Tatar’ı ise Türkiye…

***

İşte ben bu yüzden seçim dönemi demiyorum içinden geçtiğimiz döneme…

Gönüllü kulluk eylemi diyorum…

İçimizdeki gönüllü kullar 23 Ocak’ta sandığa giderek efendilerini seçecekler…

Onlara yetki, statü, itibar, torpil ve kıyak bir emeklilik ihsan eyleyecekler…

Ne elde edecekler bunun karşılığında?

Büyük bir olasılıkla yine koca bir hiç!

Dua etsinler de hiç olmazsa bu iyiliklerine karşılık bir de kötülük görmesinler…

Seçenler seçtiklerinin az tokadını mı yedi şimdiye kadar?

Verdikleri oyun karşılığını alanlar da var tabii…

Partisi kazanırsa, bundan sebeplenen bir grup…

Müdür yaparlar…

Danışman yaparlar…

Sekreter, odacı, kapıcı, temizlikçi yaparlar…

Kredicik verirler…

Arsacık verirler…

Oğluna, kızına, damadına, gelinine bir işcik ayarlarlar…

Küçük, ama hatırlı bir gruptur bu…

Yani on bin kişinin oyunu aldılarsa, birkaç yüz kişiyi ihya ederler…

Gerisi de hava alır…

Hepsi o kadar!

Seçim demek bu demektir işte…

Seçilenlerin toplum ve memleket için hayırlı bir iş yaptıklarına pek rastlanmadı bu topraklarda şimdiye kadar…

***

Seçime katılan partilerimizden hiçbiri “bu ülkeyi işgalden kurtaracağız” demiyor…

Garantörlük istemiyoruz, demiyor…

Türkiye Doğu Akdeniz’deki tehditlerinden vazgeçmeli, kendi haklarımız için biz Kıbrıslırumlarla anlaşırız demiyor…

Adadaki askeri tatbikatlar karşılıklı olarak durdurulmalı ve her iki taraf silahsızlanma için bir anlaşma yapmalı demiyor…

Kapalı Maraş’taki faaliyetleri durduracağız, Maraş’ı yasal sakinlerine iade edeceğiz, buna karşılık Mağusa limanı ile Ercan’ın uluslararası alana açılmasını sağlayacağız demiyor…

Hiçbiri demiyor…

O halde neden oy verelim onlara?

Çözüm ve barışın iyiniyetli bir adımı olarak dağlardaki bayrağı kaldıracağız diyen bile yok!

Ya bundan sonra adaya nüfus taşınmasına izin vermeyeceğiz, burada artık kimseyi vatandaş yapmayacağız, vatandaşlıkları iptal edilmesi gerekenleri iptal edeceğiz diyen var mı?

Yok!

Türkiye’nin “iki devlet” tezini reddediyoruz da demiyorlar…

Federalizmi gömenlerle bizim yürüyecek hiçbir yolumuz yok demiyorlar…

Diyemiyorlar…

Ya Kıbrıs Cumhuriyeti’ni tanıyoruz, zaten biz de bu cumhuriyetin bir ortağıyız diyebilecek bir milletvekilini bu toplum hiç gördü mü bugüne kadar?

Seçime katılan partilerimizin seçim kampanyalarında da, parti binalarında da iki bayrak var…

Türk bayrağı…

Ve KKTC bayrağı…

Parti binasında veya seçimde Kıbrıs Cumhuriyeti bayrağı olana rastlanmadı hiç!

O halde neden oy verelim onlara?

***

Oy vermek için bir sebep varsa, söyleyin gidip ben de vereyim…

Tayyip Erdoğan’ın bile bir gaylesi yok bu seçimde…

Kim kazanırsa kazansın, ona hizmet edeceğini bilir çünkü…

Banko kazanır…

Geçmişte de hep öyle oldu…

Seçilenler Ankara’nın hizmetinde oldu hep…

Kıbrıslıtürklerin hizmetinden o kadar memnundur ki, Türkiyeli bir partiyi güçlendirip yönetime getirmeye bile hiç gerek görmedi…

Türkiyelilerin partisi en solcu bilinen partimizle tam bir uyum içinde olduğunu söylüyor zaten…

O halde neden onlara oy verelim?

Boykot işgale ve işgalcinin maşalarına karşı bir eylemdir…

Kansız bir soykırıma karşı kansız bir eylem!

(12 Aralık 2021 tarihinde Avrupa gazetesinde yayınlanmıştır)

About the author