Geminin kıçında bağlı kayık

Aziz Şah – Türkiye liman değil, gemidir…

Türkiye gemidir, KKTC denilen sömürge rejimi de o geminin arkasına bağlanmış kayıktır…

KKTC denilen kayığın altı da deliktir…

Gemi nereye kayık oraya, yoktur kayığın kendi rotası, kendi kaptanı…

Kayıktaki kürek mahkumları ise kürekleri ters yöne çekseler de değişen bir şey olmaz…

Kayığın altı delik olduğundan lengerle su boşaltmakla geçer ömrümüz…

Geminin arkasına bağlı olan kayık en çok neden sarsılır?

-Geminin pervanesinden ve savrulmalarından çıkan dalgalardan!

Doğal dalgalarla sarsılmaz kayık. Çünkü kayıkla dalgalar arasında koca bir gemi var…

Tek bir yerden dalga gelir kayığa: Arkasına bağlı olduğu geminin motorundan…

Bunlar yetmezmiş gibi, gemiden kayığa nüfus aktarılır! Koca gemiden altı delik olan küçücük kayığa nüfus aktarıldıkça kayık daha çok su alır…

İşte bazılarının ‘TC-KKTC ilişkisi’ dediği şeydir bu: Geminin kıçına bağlı olarak yarattığı dalgalarda savrulmak…

KKTC seçimleri dedikleri şey ise, sandaldaki deliğe ne kadar yakın ne kadar uzak oturacaklarının seçimidir…

Kıbrıslı işbirlikçiler arada bir güverteye çıkarılıp gezdirildikleri için kendilerini ayrıcalıklı zanneder…

İşbirlikçilerin ‘Toroslar net görünüyor’ dediği de buzdağıdır, Titanik’i batıran buzdağı…

***

İşgal neden TL sonuçtur. TL neden devalüasyon ve enflasyon sonuçtur. TL bizim paramız değil, ama TL’nin krizini yaşıyoruz…

Bugün yaşadığımız kriz Tayyip Erdoğan konuştu, faiz düşürüldü ya da merkez bankasının ‘bağımsızlığı’  zedelendi diye olmadı. Halihazırda 2008’den beri süren uluslararası kapitalizmin buhranı (depresyonu) var. Yükselerek ve düşerek, bölgeselleşerek ve küreselleşerek 2008’de başlayan depresyon sürüyor. Üstüne 1978’den beridir Türkiye’nin belli periyodlarla tekrar eden krizleri eklemleniyor. Her kriz kendinden önceki hızlı sermaye birikimi aşamasının çelişkilerinin bir ürünüdür. Krizler devrederek kronikleşir.

Geçmiş krizlerle bugünün bir farkı var ancak: Geçmişte krizleri göğüsleyen Kamu İktisadi Teşekkülleri vardı. Artık yok…

Biz Kıbrıs’ta Türkiye’nin krizlerini iliklerimize kadar hissetmeye 1990’larda başladık. Çünkü 1990’lara kadar Rumdan ganimet fabrikalardan oluşan 60 tane Kamu İktisadi Teşekkülü zinciri Sanayi Holding vardı.

Kamu İktisadi Teşekküllerimiz tasfiye edildikçe krizleri daha derinden hissettik.

Uçak bileti fiyatlarının astronomik bir hâl alması ne zaman başladı?

Kıbrıs Türk Hava Yolları tasfiye edilince…

Elektrikteki sorunumuz nedir?

KIB-TEK’in 10 Dolara ürettiği elektriği 14 Dolara üreten AKSA’dır. Neden AKSA’ya mecbur olduğumuz söyleniyor; çünkü sömürgeci Türkiye KIB-TEK’e kamu yatırımı yapılmasına karşıdır. Yenilemediğiniz teknoloji eninde sonunda iflas eder; bizim olan KIB-TEK’e yatırım yapacağımız parayı bizim olmayan AKSA’ya sömürge haracı olarak ödüyoruz.  

Krizin görünürdeki nedeni Tayyip Erdoğan olabilir; ancak ekonomiyi sırtlayacak Kamu İktisadi Teşekkülleriniz olmazsa basit bir gribi kanser gibi yaşarsınız.

Kışın bu kadar soğuk geçmesinin nedeni, kamuculuğun yerini serbest piyasa anarşisinin almasıdır.

Sömürgeci Ankara hem bizim Kıbrıs’taki üretimimizi bitirdi hem de Türkiye’de devlet üretimde sıfırlandı.

TC’den unu daha ucuza alma hayali görmeyin, çünkü o da buğdayı dışarıdan alıp, bize unu Dolar üzerinden satacak!

Tarım bitirilmişse, buğdayda dışa bağımlıysanız, Erdoğan sonsuza dek sussa da o ekmek zamlanır…

(20 Aralık 2021 tarihinde Avrupa gazetesinde yayınlanmıştır)

About the author