
Şener Levent – Aslında seninle ilgili hiç yazı yazmayacaktım sevgili Serhat…
Onaylamadığım görüşlerin ve hareketlerin olsa da yazmayacaktım…
Ne olursa olsun sevdiğim bir arkadaşımsın çünkü…
Ve gazetemize de büyük emeğin geçti…
Ancak yine de bu yazıyı yazmak farz oldu…
Sen davet ettin bu düelloya beni…
Yargısız infaz yaptığımı söylüyorsun…
Çok yazık…
Ben yargıç değilim…
İnfaz da benim işim değil…
Ben yazarım ve sadece bildiklerimi, gördüklerimi ve emin olduğum şeyleri yazarım…
Kimi yargısız infaz etmişim?
CTP’nin Mağusa’daki kontenjan adayı Yasin Yeni’yi mi?
Ona “ülkücü” dediğim için mi bu lafın?
Ülkücü değil mi?
Aç sosyal medya sayfasını ve bak bakalım..
Kahraman ordumuzdan ve 20 Temmuz aşkından geçilmiyor…
Nerde bir bayrak, orda Yasin…
Nerde milli bir gün, orda Yasin…
Nerde bir asker, orda Yasin…
Senin şimdi her gün çatıp durduğun UBP tayfasından hiçbir farkı yok…
Daha da beter…
Ay-yıldız içindeki profili de çok seviyor…
Al sana KKTC’yi sonsuza dek yaşatmaya kararlı bir aslan yavrusu daha…
Bu mu senin savunmak için bin dereden su getirdiğin aday?
“Bizi kurtaracak” dediklerinden biri de bu mu?
Bunun için mi bana “yargısız infaz” yaptın diyorsun?
Olmaz be Serhat…
Bu kadarı da olmaz…
***
Şundan eminim ancak…
Oturttun karşına Tufan’ı…
Mum gibi eriyorsun…
Ne bu hal?
Eğer şimdi icazetsiz, bağımsız bir gazeteci, olsaydın, eminim sen de boykotçu olurdun…
Daha rahat olduğun zamanlarda KKTC’ye sahte devlet diyen sen değil misin?
Kıbrıs Cumhuriyeti’ne inanan ve bu sahte devleti uşaklarıyla birlikte yerden yere vuran sen değil misin?
Ersin Tatar zaten bunun için atmadı mı seni o kanaldan?
Sarayda danışman olmanı bunun için engellemediler mi?
E, şimdi ne oldu da bu sahte devletin sahte meclisi için yapılan göstermelik seçimleri savunuyorsun?
Bu seçimlerin hiçbir işe yaramadığını anlayana kadar bunca yaprağımız döküldü…
Sen hala anlamıyor musun?
Sen anlamadığın gibi bir de anlayanlara mı kızıyorsun?
Söylediklerine sen gerçekten inanıyor musun?
Bunun için mi şimdi bir ülkücüyü sırf CTP adayıdır diye savunuyorsun ve bana da “yargısız infazcı” diyorsun?
***
Herşey olur da bu kadarı olmaz sanırdım…
Olurmuş işte…
Bu da olur…
Şimdi o ekranda Tatar’ı yerden yere vuruyorsun…
Çok geç ama…
Tatar’ı bu toplumun başına oturtanlardan biri de sensin…
Az mı methiyeler düzdün ona?
Akıncı değil, Tatar seçilsin diye az mı uğraştın?
Bunları sana hiç hatırlatmak ve söylemek istemezdim…
Ama madem ki yargısız infazcıyım söylemem farz oldu…
Şimdi Tatar hakkında tüm söylediklerin intikamdan başka nedir ki?
Söyle tabii…
Hiçbir itirazım yok…
Seni o kanaldan attığı için pişman etmeye çalışıyorsun onu…
“Bana bunu yaptın ha, ben de seni doğduğuna pişman ederim” havaları bunlar…
Bu da pek sempatik bir şey değil sevgili Serhat…
***
Şimdi konuştuğun o ekranda Ankara’ya hiçbir laf edemezsin…
CTP’ye aksi bir şey söyleyemezsin…
O ekrana asla çıkaramazsın beni…
Beni o ekrana bir kere çıkaran Ahmet Ertaç ve Ali Rıza dostlarım, benim programdan sonra oradan atıldılar…
Sen bir sansüre karşı çıkarken başka bir sansürü savunduğunun da farkında değilsin…
Dürüst gazeteciliğin bu olmadığını sen de bilirsin…
“Ben profesyonelim” diyerek bunları bana izah edemezsin…
Seninle Tayyip Erdoğan hakkında da çok çekiştik…
Şimdi Tayyip’in Türkiye’yi ve de bizi ne hale getirdiğini görüyor musun?
***
Senin ülkücü değil dediğin aday, üç yıl önce biz taşlanırken taşlayanları değil, bizi kınayan birisiydi…
Hadi git bir oycuk da sen at ona şimdi…
***
Ekranda çok komiklikler yapıyorsun…
Ama artık gülemiyorum sevgili dostum…
Gülemiyorum…
Daha önceki ekranda senin için yazdığım yazılarımı da okurdun…
Ama bunu okuyamayacaksın…
Okuyamayacaksın!
(4 Ocak 2022 tarihinde Avrupa gazetesinde yayınlanmıştır)