
Mustafa Billur – CTP Milletvekili Adayı Filiz Besim şöyle dedi:
“Türkiye Cumhuriyeti bizim için hayati önem taşıyan, tarihten gelen kardeşlik tarih ve kültür bütünlüğümüz olan her zor anımızda yanımızda olan bir ülkedir. Etle tırnak gibiyiz. İki ülke arasındaki bu güçlü ilişki biz KKTC’nin en güçlü yanlarımızdan biridir. Sağlıklı sevgi saygı çerçevesinde bu ilişkiyi iki tarafın da maksimum menfaatlerini koruyacak şekilde sürdürmek zorundayız. Asla yara almaması için çok itina etmeliyiz.”
Et ve tırnak…
Nasıl ki tırnak, etin önüne geçmediği sürece el ve ayak organlarının doğal bir parçası gibi görülüyorsa, Kıbrıslılar da TC devletine biat ve itaat ettikleri sürece Türkler tarafından tahammül ediliyorlar.
Ama kendimizi kandırmayalım sakın: elbette onların nezdinde, ikinci sınıf bir insanlar topluluğuyuz biz.
Çünkü işgâl altında kurulan sahte devletin Askerini, Polisini, Merkez Bankasını, Sivil Savunma kurumunu, ve hatta İtfaiyesini bile Kıbrıslıların yönetmesine izin verilmeyen, güvenilmez, ne yapacağı belli olmayan insanlarız biz…
Kıbrıs’ta, kendi memleketimizde, kendimize özgü kültürümüzle, yaşam tarzımızla, dilimizle, genetik ve memetik özelliklerimizle TC’den BAĞIMSIZ bir şekilde var olmayı ve kendi kendimizi yönetmeyi talep ettiğimizdeyse, uzayıp etin önüne geçen tırnağın kesilip çöpe atıldığı gibi, Kıbrıslılar da “çok olur” ve “hadleri bildirilir”.
Çok “uzayan” yurtsever aydınlarımıza yapıldığı gibi. Önder, Yahya, Gürkan, Hikmet, Kavazoğlu, Adalı ve niceleri gibi…
“Türkiye ile et ve tırnak gibiyiz” lafının getirdiği oyların dayanılmaz hafifliğine kendilerini kaptıran işbirlikçi Kıbrıslılar, kendilerini tırnak olarak gördükleri sürece, TC’nin elindeki tırnak makasını eleştirmeye yüz bulamayacaklar!
Yaşananlar, yaşadıklarımız, işte bu noksanlıktandır…
CTP diyor ki, et ve tırnağız:
Türkler et…
Türkçe konuşan Kıbrıslılar tırnak…
Gidin vurun mühürü CTP’ye!
Bizi tırnak yaptılar, hep tırnak kalalım diye!
(13 Ocak 2022 tarihinde yayınlanmıştır)