
Şener Levent – 20 Temmuz 1974 Türkiye’nin Kıbrıs’ı işgal ettiği gündür…
Siz işgal demeyebilirsiniz…
Garantörlük hakkını kullandı diyebilirsiniz…
Bozulan Kıbrıs Cumhuriyeti anayasasını yeniden tesis etmeye geldi de diyebilirsiniz…
Ne derseniz deyin…
Sonuçta bir işgaldir bu…
Ve daha sonra da taşınan nüfusla tam bir istilaya dönüşmüştür…
Başka bir izahı yoktur bunun…
Tüm bunlar Amerika ile İngiltere’nin de desteği ile yapılmıştır…
Zaten 1950’li yıllardan beri asıl hedefleri buydu…
Adayı bölmek…
İki toplumu birbirinden ayırmak…
1963’te başlattıkları bu operasyonu 1974’te çok kurnaz bir planla tamamladılar…
Ve başarıya ulaştıktan sonra bir daha da statükoya hiç dokunmadılar…
Bizi oyalamak için sadece dokunur gibi yaptılar…
Ama dokunmadılar…
Geçtiğimiz günlerde ABD’nin Kıbrıs Büyükelçisi Julie Fisher’in söylediklerini okudum ve güldüm…
Ne diyor Bayan Fisher:
“Kıbrıs’ın yeniden birleşmesi daha fazla ertelenmemeli”…
Öyle mi?
E erteleyen biz değiliz ki…
Sizsiniz…
Onu bize değil, sen ABD yönetimine söyle…
Fisher’in sözleri gibi sözleri İngiliz yetkililerden de bolca duyabilirsiniz…
Onlar konuştukça da gülerim…
***
20 Temmuz’a davetiye çıkaran 15 Temmuz faşist darbesi oldu kuşkusuz…
15 Temmuz olmasaydı 20 Temmuz da olmazdı…
Türkiye iyi yakaladı fırsatı…
Sovyetler Birliği’nin de onayını alarak çıktı Kıbrıs’a…
Sovyetler bu onayı verirken en çok düşündükleri Kıbrıs ile Yunanistan’daki komünist partileriydi…
Bu partiler kayıtsız şartsız sıkı sıkıya ona bağlıydılar… Onlar sayesinde bu ülkelerde bir nüfuz sahibi olabiliyordu…
Türkiye’nin askeri müdahalesi ile Yunanistan ile faşist rejimlerin yıkılacağını ve böylelikle komünist partilerin ezilmekten kurtulacağını iyi hesapladılar…
Böylelikle Türkiye’nin bir NATO operasyonu sayılabilecek olan askeri harekatına destek verdiler…
Türkiye verdiği sözü tutmadı…
Harekattan sonra adadan gitmedi…
Tatile çıkan Ayşe’nin tatili çok uzun sürdü…
Ayşe bütün akraba, dost ve komşularını da taşıdı buraya…
Silah zoruyla gaspedilen Rum malları onlara dağıtıldı…
Sahte koçanla tapuladılar da…
Köy isimlerini değiştirdi…
Askeri harekattan sonra işgal bölgelerinde “Türkleştirme” harekatı başlattı…
Şimdi de “İslamlaştırma” harekatını yürürlüğe koydu…
***
49 yıl geçti…
Kıbrıs bir daha iflah olmadı…
Bir daha birleşemedi…
74’te yırtılan harita hep yırtık kaldı…
Bir daha dikilemedi…
Kıbrıs’ta yalnız milliyetçi iktidarlar değil, solcu iktidarlar da çözüm için bir şey yapamadı…
Zaman herkesin statükoya alıştırılması ile geçip gitti…
Kıbrıslıtürkler “kurtarıcı”sına başkaldıramadığı gibi, uluslararası etkin destekten yoksun Kıbrıslırumlar da işgalciye karşı bir varlık gösteremedi…
***
20 Temmuz’un 49. yılında törenler ve bazı gösteriler yapılacak yine…
Güneyde ELAM da gösteri yapacak, bazı barışçı örgütler de…
İki toplumun barışçı örgütlerinin yapacakları eylemle ilgili duyurularını okudum…
İşgale karşı bir eylem değil…
ELAM’a karşı bir eylem…
Ne diyorlar duyurularında:
“KIbrıslıtürklere hakaret eden faşist ve barbar ELAM yürüyüşüne karşı aynı saatte ve aynı gün orada olacağız ve barış yürüyüşü düzenleyeceğiz. Hepimizin Kıbrıslı olduğunu ve bize barbarlık ve bölücülük dayatamayacaklarını göstereceğiz. Yürüyüşte bize katılın, birlikte güçlenelim”…
***
20 Temmuz’u ELAM meselesine çevirmek hangi aklın işi?
Bir gösteri yapılacaksa 15 Temmuz ile 20 Temmuz’a karşı yapılmalı…
Faşist darbe ve işgal!
20 Temmuz gibi bir günde işgale karşı yapılmayan bir eylem içi boş bir eylem olur ancak…
Eylemi düzenleyenler işgalden ve istiladan bahsetmiyorlar hiç…
Oysa asıl yaramız bu değil mi?
(15 Temmuz 2023 tarihinde Avrupa gazetesinde yayınlanmıştır)